İlişkilerde Bağlanma Stilleri

İlişkilerde Bağlanma Stilleri… Kaygılarınızı, üzüntülerinizi içinde yaşayan bir insan olduğunuzu düşünür müsünüz? Bir ilişki içinde olmak sizin için kolay bir şey midir, yoksa olabildiğince insanlarla iletişim halinde olmaktan kaçar mısınız? Kişisellik ve özgürlük sizin için çok mu önemli? Yoksa başka kişilerin size iyi gelmeyeceğini düşünerek ilişki kurmaktan kaçınıyorsunuz? Gelin birlikte hangi bağlanma stiline sahipsiniz onu öğrenelim.

ilişkilerde bağlanma stilleri

Doğumla birlikte ilişkiler de kurulmaya başlar. Ebeveynlerin ya da birincil bakımveren (anne, büyükanne, bakıcı vb.) kişilerle bebeklerin arasındaki bağ ile doğrudan oluşur. Bebekliğimizden itibaren yaşadığımız ilişkisel deneyimler, bireyin gelecekteki yaşantısına ve yetişkin olarak kuracağı ilişkilerdeki tutumlarına doğrudan etki eder. Bu süreçte yaşanan olumlu ve olumsuz deneyimler, yaşantımızda uzun süreli ve kalıcı etkiler yaratmakla birlikte kişilerin sahip olacağı bağlanma stilleri konusunda birincil rol oynar.

Bartholomew ve Horowitz’in Dörtlü Bağlanma Modeli

  • Güvenli Bağlanma
  • Kaçıngan/Kayıtsız Bağlanma
  • Korkulu Bağlanma
  • Saplantılı/Kaygılı Bağlanma

Güvenli Bağlanma

Bebeklikten itibaren birincil bakımverenleri tarafından tüm ihtiyaçları (fiziksel ve duygusal) karşılanmış, yeterli sevgi ve ilgi verilmiş ve sağlıklı iletişimle yaklaşan kişiler, güvenli bağ halinde olurlar. Bebeklik-ilk çocukluk esnasında kurulan güven duygusu, yetişkinlik döneminde oluşan ilişkilerde de paralel şekilde devam eder. Bireyler birincil bakımverenleri tarafından sevgi görmüş, saygı gösterilmiş, yardım ihtiyacında yardım görmüş ve en kritiği olan tutarlı-dengeli tutumlar ile büyütüldüğünde “güvenli bağlanma” oluşur. Güvenli bağlanan bireylerde, yardım istemekten çekinmeyen, empati kurma becerisine sahip olan ve hem kendi duygularına hem de ilişki içinde oldukları bireylere karşı duyarlı ve sağlıklı davranan davranışlar görülür.

Güvenli bağlanma stilini sahip olan bireyler, kendilerini güvende ve özgüven sahibi hissederler. İletişim kurmakta rahatlardır, çevrelerindeki insanlardan destek görürler ve onlara da destek olurlar. Kendilerine verdikleri değer kadar sosyal ilişkilerindeki insanlara da değer verirler. Arkadaşlıkları genellikle uzun sürelidir. İletişimleri açık ve sağlıklıdır, kendilerini net ve açık bir şekilde ifade edebilme becerisine sahiptirler. Hayatlarındaki problemleri odak noktalarında tutmaktan ziyade bu problemlere çözüm bulmak için çaba sarfederler. Düşüncelerini çevrelerinde paylaşmaktan çekinmezler. Sosyal ve romantik ilişkilerinde dürüstlüğe ve sadakate önem verirler.

Romantik ilişkilerde ise bu bireyler partnerlerine güven ve bağlılık duygusu içindedirler. Hem kendilerine hem partnerlerine sadakat, saygı ve sevgi duygusunu göstermekten çekinmezler. Romantik ilişkilerinde partnerlerine karşı duyduklarına güvenden dolayı kısıtlayıcı tutum ve davranışlar içinde olmazlar. Yani kıskanç davranmazlar. Kendi özgürlüklerine ve partnerlerinin özgürlüklerine önem verirler. İçinde bulundukları romantik ilişki bu bireyler için çok değerlidir.

güvenli bağlanma

Kaçıngan/Kayıtsız Bağlanma

Anne-babadan veya birincil bakımverenlerinden(anneanne, bakıcı vb.) gösterilmesi gereken düzeyde sevgi ve ilgi görmemiş, iletişim sorunu yaşanan bir ortamda büyümüş çocuklar öz benlik algılarını koruyabilmek adına kaçıngan/kayıtsız bağlanma stilini benimserler. İletişim kurmazlar ya da hazzetmezler, kendi içlerine dönük izole bir hayat biçimini benimserler. Duygularını veyahut düşüncelerini rahat bir biçimde ifade edebilecek uygun bir ortam oluşmadığından ötürü çocuklukta ve yetişkinlikte iletişim kurmaktan kaçınırlar. Yetişkinlik döneminde de çocukluktaki deneyimlerinin etkisiyle birlikte iletişimin, ilişki kurmanın önemini kabul etmezler. 

Bu bağlanma stiline sahip çocuklarda, birincil bakımverenlerinden ya da ebeveynlerinden kaçınma veya uzaklaşma eğiliminde olurlar. Onlarla temas etmek istemezler; ilgi ve konfor arayışında olmazlar. Reddedilmektense o ilişkiden kaçmayı ya da kendilerini reddedip bitirmeyi tercih ederler. Başkalarından yardım istemek onlar için güçtür, destek beklemezler. İlişkilerde bağlanma stilleri Düşünce ve duygularını ifade etmek onlar için zorlayıcı bir durumdur.

Bu bireyler yetişkinliğe geldiklerinde ise kolayca ilişki kuramaz hale gelirler, yakın, samimi veya romantik ilişkilerden kaçınırlar. Yüksek benlik algısına sahip olmalarına rağmen diğer insanlara karşı olumsuz davranışlar gösterirler. Yani kendilerini iyi olarak görürken, diğer insanları da kötü olarak görürler. Kişisellik, bu bireyler için en önemli kavramdır. Kendi fikirlerinin doğru olduğunu savunup önem verirler ama başkalarının fikirlerini dinlemek dahi istemezler. Onlar için direkt yanlıştır. Sosyal çevreleri geniş ve samimi değildir; insanlarla bir arada olmak onlar için işkence gibi gelebilir. Yalnız kalmayı tercih ederler.

Romantik ilişkilerde ise özgürlüklerine oldukça önem verirler ve partnerleri için özgürlüklerini kısıtlamak, hayat biçimlerini değiştirmek istemezler. Partnerlerini de kısıtlamaktan çekinirler. Ortak bir duygu paylaşıma kendilerini kapatırlar. Partnerleri ile rahat ve açık bir iletişim kurmazlar. Romantik ilişkinin içinde olmak onlar için çok güçtür, partnerleri tarafından onaylamayacaklarını, yeterince sevilmeyeceklerini ve bir gün terkedileceklerini düşündükleri için ilişki kurmaktan kaçınırlar hatta kendilerini terk ederek önce davranırlar. Kurdukları romantik ilişkilerde çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanır, genellikle kısa süren ilişki deneyimleri olur.

Korkulu Bağlanma

İlişkilerinizde “beklenmeyen-ani”, “tahmin edilemez” tutumlar sergilediğinizi düşünüyor musunuz? Tutarsız duygular ve tavırlar içerisinde sıkıştığınızı hissediyorsanız korkulu/kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilirsiniz.

Bebeklik döneminden itibaren bebeğin birincil ihtiyaçlarına zamanında karşılık verilmemiş, bir ilgi-şefkat gösterilip bir ilgiden ve sevgiden yoksun bırakılmış, dengesiz davranışlar içerisinde büyütülmüş çocuklar, küçük yaştan itibaren korkulu bağlanma stilini benimser hale gelirler. Yardıma ihtiyaç duyduklarında çevresindeki insanlardan dönüt alıp alamayacaklarından emin olamazlar, çünkü bakımverenleri veya ebeveynleri tarafından tutarlı-dengeli tutumlara şahit olmadığı için güven duygularının zedelenmesine neden olur. Bu sebeple hem çocukluk hem yetişkinlik hayatlarında bir yandan yakın ilişki kurmak isterken bir yandan ne ile karşılaşacakları bilmedikleri ve bundan endişe duydukları için bağlanmaktan kaçınırlar.

Korkulu bağlanma gözlenen çocuklarda, genellikle dengesiz davranışlar gözlenir. Hareketleri ve tavırlarında belli bir dengeyi yakalamak güçtür. Olaylara verdiği tepkileri karışıktır. İlişkilerde bağlanma stilleri Hem samimi olup yakınlaşmak isterler, hemde depresif tutum gösterip uzaklaşırlar. Bir yandan ilişkilerde huzur ve güven duygusu ararken diğer yandan ilişkilerde sürekli olagelen korku hissiyatından çıkamazlar. Birincil bakımveren kişiden korktukları için uzaklaşmaya çalışırlarken hem de olumsuz zor bir durum içinde kendilerini bulduklarında sakinleşmek ve güven ihtiyacını gidermek için onların yanında olmayı isterler ve onlara yakınlaşırlar.

Korkulu bağlanma stili görülen bireylerde, kendilerini ve etrafındaki insanları olumsuz olarak görme ve davranma eğilimindedirler. Hem kendilerine hem de karşılarındaki insanlara karşı güvensizlik hakimdir. Bu kişiler yaşadıkları bir romantik ilişkinin parçası olmak isterken aynı zamanda yakınlık kurmaktan da çekinirler. Güven-güvensizlik, ilgi-ilgisizlik, yakınlık-uzaklaşma gibi sürekli kendi içsel çatışmalar halindedirler ve bu çatışmaları partnerlerine yansıtarak onları ruhsal olarak yorarlar. Kendi içlerinde yaşadıkları çatışmaları romantik ve arkadaşlık ilişkilerine de yansıtırlar ve çoğu zamanda da sert-tartışmacı diyaloglarla cevap verirler. Dengesiz ve tutarsız davranışlar sergilerler.

korkulu bağlanma

Kaygılı Bağlanma

Bebeklikten itibaren çevresinden sevgi ve ilgi görmemiş, sert-olumsuz tepkilere sıklıkla maruz kalmış, ihtiyaçları cevaplanmamış çocuklarda ve ileride de kaygılı bağlanma stili gözlemlenir. Güven duygusunu çevresindeki yetişkinlerden karşılayamamış olmaları sebebiyle kendilerini sürekli eleştirip şüphe ederler, ne tür bir tepki ile karşılaşacakları konusunda korku duygusu yaşarlar. Erken çocukluk döneminde benimsenen bu bağlanma stili, yetişkinlikteki ilişkilerini de doğrudan etki eder. Bundan ötürü, İlişkilerde bağlanma stilleri güven duygusunun ne olduğunu tatmadan, kaygı ve huzursuzluğun hakim olduğu çevrede gelişen çocukluk ilişkilerinin devamı yetişkinlik döneminde de kaygılı bağlanma türü olarak ortaya çıkar.

Kaygılı bağlanma görülen çocuklarda güvensizlik ve kaygı duygusu baskın olarak görülür. Birincil bakımverenle (ilk bağlandıkları birey) uzaklaştıklarında stres duygusu yaşamaya başlarlar, huzursuz davranışlar gösterirler. Bakım verenlerinin haricindeki her insana karşı şüphe ile yaklaşırlar. Kendilerini rahat hissedecek şekilde ve tam anlamıyla özgür şekilde davranamazlar.

Kaygılı bağlanma, kaçıngan bağlanmanın tam zıttı olarak gösterilebilir. Bu bağlanma stilinde, kişiler kendini kötü olarak görürken, başka insanları ise iyi görme eğilimindedirler. Olumsuz benlik algısına sahiptirler.

Kendilerine karşı bir öz güvenleri yok denecek kadar azdır; fakat karşılarındaki insana kendilerinden daha çok güvenirler. Kendilerinden başka insanları daha doğru ve değerli görürler. İlişki kurmak onlar için önemlidir fakat ilişkilerindeki partnerleri tarafından onaylanmayacaklarına, sevilmeyeceklerine, ilgi ve sadakat görmeyeceklerine inanırlar. Onaylanmamaktan ve takdir edilmemekten korktukları için kendilerini anlaşılması gerektiği şekilde açmakta güçlük çekerler. Derin bir bağ kurmakta zorlandıkları için anlamlı, uzun ilişkiler yaşayamazlar.

Partnerlerine hızlı bağlanırlar; ilişkide olumsuz bir durumla karşılaştıklarında bunun faturasını kendilerine keserler. Takıntılı ve ani-tepkisel davranışlar gösterirler. Kendilerini yeterli görmedikleri için sağlıklı ilişki kurmakta ve uzun süreli ve huzurlu bir ilişki içinde olmakta güçlük yaşarlar. Genellikle ilişkide terk edilecekleri düşüncesine kapılırlar. Bu düşüncenin yarattığı stresi partnerlerine sıkça yansıttıkları için ilişkilerine zarar verirler.

Bağlanma Stillerinin İlişkiler Üzerindeki Etkisi

Bağlanma stilleri, bireylerin romantik ilişkilerdeki davranışlarını, duygusal tepkilerini ve ilişki dinamiklerini önemli ölçüde etkiler. Her bağlanma stilinin kendine özgü özellikleri vardır ve bu özellikler, bireylerin partnerleriyle olan etkileşimlerini şekillendirir. İşte bağlanma stillerinin ilişkiler üzerindeki etkileri:

1. İlişki Dinamikleri

Güvenli Bağlanma: Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde duygusal yakınlık kurmada rahat hissederler. Bu kişiler, partnerleriyle sağlıklı bir iletişim kurar, duygu ve düşüncelerini açıkça ifade ederler. Güvenli bağlanan bireyler, çatışma durumlarında yapıcı bir yaklaşım sergileyerek sorunları birlikte çözmeye odaklanırlar. Bu durum, ilişkilerinin daha sağlam ve tatmin edici olmasına katkıda bulunur.

Kaçınan Bağlanma: Kaçınan bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal yakınlıktan kaçınma eğilimindedirler. Bu kişiler, duygusal bağı zayıf tutarak kendilerini korumaya çalışırlar. Partnerleriyle olan etkileşimlerinde mesafe bırakabilir, duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Bu durum, ilişkilerde soğukluk ve uzaklık hissi yaratabilir, ayrıca partnerlerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamada zorluklara yol açabilir.

Kaygılı Bağlanma: Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde sürekli bir belirsizlik ve kaygı hissi yaşayabilirler. Partnerlerinin kendilerini yeterince sevip sevmediğinden endişe duyarlar ve bu nedenle ilişkide aşırı bağlılık veya tutku gösterme eğilimindedirler. Kaygılı bağlanan bireyler, sık sık iletişim arayışında bulunabilir, partnerlerinin davranışlarını aşırı analiz edebilirler. Bu durum, ilişkilerde stres ve çatışma yaratabilir.

Dağınık (Kararsız) Bağlanma: Dağınık bağlanma stiline sahip bireyler, genellikle kararsız ve tutarsız davranışlar sergileyebilirler. Bu kişiler, partnerleriyle olan ilişkilerinde hem yakınlık arayışında bulunur hem de duygusal mesafe koyma eğiliminde olabilirler. Bu durum, ilişkilerde belirsizlik yaratabilir ve partnerin duygusal olarak kendisini güvensiz hissetmesine yol açabilir. Dağınık bağlanan bireyler, bazen ilişkiye yatırım yaparken bazen de geriye çekilme eğiliminde olabilirler.

2. İletişim ve Çatışma Yönetimi

Bağlanma stilleri, bireylerin iletişim tarzlarını ve çatışma yönetim becerilerini de etkiler. Güvenli bağlanan bireyler, sağlıklı iletişim kurarak çatışmaları yapıcı bir şekilde ele alırken, kaçınan ve kaygılı bağlanan bireyler için bu süreç daha zorlayıcı olabilir. Kaçınan bireyler çatışmalardan kaçma eğilimindeyken, kaygılı bireyler ise çatışmaları aşırı büyüterek sorunları daha karmaşık hale getirebilirler.

3. Duygusal Destek ve Bağlılık

Bağlanma stilleri, bireylerin ilişkilerinde duygusal destek alma ve verme yeteneklerini de belirler. Güvenli bağlanan bireyler, hem kendilerine hem de partnerlerine duygusal destek sağlama konusunda daha yetkindirler. Kaçınan ve kaygılı bağlanma stilleri, duygusal desteğin sağlanmasını zorlaştırabilir. Kaçınan bireyler destekten uzak durabilirken, kaygılı bireyler ise aşırı destek arayışında olabilirler. Bu durum, partnerler arasında dengesizlik yaratabilir.

4. İlişkinin Sürekliliği

Bağlanma stilleri, ilişkilerin sürekliliği üzerinde de etkili olabilir. Güvenli bağlanan bireyler, ilişkilerinde daha uzun süreli ve tatmin edici bağlantılar kurma eğilimindedirler. Diğer yandan, kaçınan ve kaygılı bağlanma stillerine sahip bireyler, ilişkilerinde daha fazla zorluk yaşayabilir ve bu zorluklar sonucunda ilişkilerinin sona erme olasılığı daha yüksek olabilir. Dağınık bağlanan bireyler de genellikle ilişkilerinde belirsizlik yaşadıkları için süreklilik sağlamakta güçlük çekebilirler.

Yazar: Büşra ERTAŞ            

İlginizi Çekebilir: Duygu Kuramları Nelerdir?

-ANKARA PSİKOLOG- -MOXO DİKKAT TESTİ- -ANKARA PSİKOLOG- -İLETİŞİM- -BDT EĞİTİMİ-