Duygulara Giriş
Duygu kuramları. Duygu: fizyolojik uyarılma, dışavurumcu davranışlar ve bilinçli deneyimleri içeren organizmanın bütününe ait tepkidir.
Düşünce (biliş) ve duygu nasıl etkileşime girer? Biliş her zaman duygudan önce mi gelir?
Duyguların Nörobiyolojik Temelleri
Duygular, bireylerin içsel ve dışsal çevrelerinden gelen uyaranlara verdikleri karmaşık psikolojik ve fizyolojik tepkilerdir. Duygusal süreçlerin altında yatan nörobiyolojik temeller, beynin belirli bölgeleri ve bunların birbirleriyle olan etkileşimleri tarafından şekillendirilir. Bu bölümde, duygusal süreçlerin nörobiyolojik yönlerini ve bu süreçlerde yer alan temel beyin bölgelerini ele alacağız.
1. Beyin Bölgeleri ve Duygusal İşlevleri
a. Limbik Sistem: Duygusal işlevlerin merkezinde yer alan limbik sistem, beynin farklı bölgelerinin bir araya gelerek duyguların oluşumunu ve işlenmesini sağladığı bir yapıdır. Bu sistemin ana bileşenleri şunlardır:
- Amigdala: Korku ve öfke gibi güçlü duyguların işlenmesinde kilit rol oynar. Amigdala, tehdit algılamada ve buna verilen duygusal tepkilerde hızlı ve otomatik yanıtlar üretir.
- Hipokampus: Bellek ve duygusal deneyimlerin kaydedilmesinde önemli bir işlevi vardır. Duyguların geçmiş deneyimlerle ilişkilendirilmesine katkı sağlar.
- Hipotalamus: Duygusal durumların fizyolojik yanıtlarını düzenler. Örneğin, stres tepkileri sırasında sempatik sinir sistemi aracılığıyla adrenalin salgılanmasını kontrol eder.
b. Prefrontal Korteks: Bu bölge, duyguların düzenlenmesinde ve karar verme süreçlerinde kritik bir rol oynar. Duygusal tepkilerin mantıklı bir şekilde değerlendirilmesi ve kontrol edilmesinden sorumludur. Prefrontal korteksin gelişmişliği, bireylerin duygusal yanıtlarını daha iyi kontrol edebilmesine olanak tanır.
c. Singulat Korteks: Duygusal deneyimlerin işlenmesi ve sosyal davranışların düzenlenmesi ile ilişkilendirilir. Empati ve duygusal bilinç gibi karmaşık duygusal süreçlerde aktiftir.
2. Duygusal Tepkilerin Nörolojik Mekanizmaları
Duygusal süreçler, beyindeki nöronlar arasındaki iletişim ve nörotransmitterlerin (örneğin dopamin, serotonin, norepinefrin) salınımı ile şekillenir. Duyguların nörolojik temellerini anlamak için bazı önemli mekanizmalar şunlardır:
a. Nörotransmitterler ve Duygular:
- Dopamin: Zevk ve ödül mekanizmalarıyla ilişkilendirilir. Yüksek dopamin seviyeleri, bireylerin mutluluk ve memnuniyet hissetmesini sağlar.
- Serotonin: Ruh halinin düzenlenmesi ve depresyon gibi duygusal bozuklukların önlenmesinde rol oynar.
- Norepinefrin: Stres ve uyarılma durumlarıyla ilişkilendirilir, “savaş ya da kaç” tepkisini tetikleyerek vücudu acil durumlara hazırlar.
b. Beyin Ağı ve Duygusal İletişim: Beyindeki farklı bölgeler arasında sürekli bir bilgi alışverişi vardır. Örneğin, amigdala ve prefrontal korteks arasındaki bağlantılar, duygusal tepkilerin düzenlenmesini ve kontrolünü sağlar. Amigdala bir tehdit algıladığında, bu bilgiyi hızla prefrontal kortekse ileterek daha bilinçli ve mantıklı bir tepki geliştirilmesini mümkün kılar.
3. Duyguların Nörobiyolojik İşleyişinin Örnekleri
Beynin nörobiyolojik temellerini anlamak, duygusal bozuklukların tedavisinde de önemli ipuçları sağlar. Örneğin, depresyon, genellikle serotonin seviyelerindeki dengesizlikle ilişkilendirilir ve bu durumu tedavi etmek için serotonin düzeylerini artıran ilaçlar kullanılır. Aynı şekilde, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayan bireylerde, amigdala aşırı duyarlı hale gelirken prefrontal korteksin düzenleyici işlevi zayıflayabilir.
Duygu Kuramları:
- James – Lange Kuramı; Uygular, duyguyu ortaya çıkaran uyarana yönelik belirli bedensel tepkilerimize dair farkındalığımızdan kaynaklanmaktadır. Örneğin, bir tehdidin ardından kalp atışımızın hızlandığını gözlemler ve sonrasında korku hissederiz.
- Cannon – Bard Kuramı; Duyguyu ortaya çıkaran uyaran eş zamanlı olarak bedensel tepkileri ve öznel deneyimi tetikler. Örneğin, kalp atışımız hızlanır ve aynı zamanda korku hissederiz.
- Schacter – Singer Kuramı; Duygu deneyimimiz iki etmene bağlıdır. Bunlar, genel uyarılma ve bilinçli bir bilişsel isimlendirmedir. Örneğin, uyarılmamızı bağlama göre korku ya da heyecan olarak yorumlayabiliriz.
- Zajonc; Le Doux Kuramı; Bazı duygusal tepkiler bilinçli değerlendirme olmaksızın aniden oluşabilir. Örneğin, ormanda duyduğumuz bir sesi tehdit olarak isimlendirmeden önce otomatik olarak korku hissedebiliriz.
- Lazarus Kuramı; Bilişsel değerlendirme bazen farkındalık olmaksızın duyguyu belirler. Örneğin, ses ‘yalnızca bir rüzgar ’
Yüz İfadeleri ve Duygular: Ekman’ın Yüz İfade Kuramı
Ekman’ın Yüz İfade Kuramı, yüz ifadeleri ve duygular arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik önemli bir psikolojik teoridir. Paul Ekman tarafından geliştirilen bu kuram, duyguların evrensel yüz ifadeleri aracılığıyla nasıl ifade edildiğini araştırır. Duygu kuramları. İşte bu kuramın detayları:
1. Kuramın Temel İlkeleri
- Evrensel Yüz İfadeleri
- Evrensel Duygular: Ekman, yüz ifadelerinin kültürel farklılıklardan bağımsız olarak evrensel olduğunu öne sürmüştür. Yüz ifadeleri, temel duyguları (mutluluk, üzüntü, korku, öfke, tiksinme ve şaşkınlık) ifade eden evrensel sinyallerdir.
- Kültürel Bağımsızlık: Ekman’ın araştırmaları, bu temel yüz ifadelerinin tüm kültürlerde benzer şekilde tanındığını ve ifade edildiğini göstermiştir. Bu, yüz ifadelerinin evrensel bir dil oluşturduğunu öne sürer.
- Yüz İfadeleri ve Duygular
- Duyguların İfadesi: Yüz ifadeleri, duygusal deneyimlerin dışa vurumunu sağlar. Ekman’ın kuramına göre, duygular yüz ifadeleri aracılığıyla belirgin bir şekilde ifade edilir ve bu ifadeler, kişilerin içsel duygusal durumlarını yansıtır.
- Biyolojik Temeller: Ekman, yüz ifadelerinin biyolojik temellere dayandığını ve genetik olarak programlandığını belirtmiştir. Bu, yüz ifadelerinin evrimsel bir işlevi olduğunu öne sürer.
2. Ekman’ın Tanımladığı Temel Yüz İfadeleri
- Mutluluk
- Gözler ve Ağız: Mutluluk genellikle gözlerin kenarlarında oluşan kırışıklıklar ve ağız köşelerinin yukarı kalkması ile ifade edilir. Bu ifade, genellikle keyif ve tatmin duygularını gösterir.
- Üzüntü
- Aşağı Bakış ve Gözler: Üzüntü, gözlerin aşağı bakması ve dudakların aşağıya doğru çekilmesi ile karakterizedir. Bu ifade, kayıp ve hayal kırıklığı gibi duyguları yansıtır.
- Korku
- Gözlerin Açılması: Korku, gözlerin geniş açılması ve kaşların yukarı çekilmesi ile ifade edilir. Bu, tehdit ve belirsizlik hissini yansıtır.
- Öfke
- Kaşların Çatılması ve Dudakların Sıkılması: Öfke, kaşların çatılması ve ağız köşelerinin sıkılması ile gösterilir. Bu ifade, genellikle sinir ve rahatsızlık duygularını temsil eder.
- Tiksinme
- Burnun Kısılması ve Ağızın Kapalı Olması: Tiksinme, burun kısmının kısılması ve ağız köşelerinin aşağı çekilmesi ile ifade edilir. Bu, hoş olmayan bir şeyden rahatsızlık duyma durumunu yansıtır.
- Şaşkınlık
- Gözlerin Açılması ve Ağızın Açılması: Şaşkınlık, gözlerin büyük bir şekilde açılması ve ağızın açık olması ile karakterizedir. Bu ifade, ani ve beklenmedik durumlarla başa çıkma durumunu gösterir.
3. Kuramın Uygulamaları
- Klinik Psikoloji ve Terapiler
- Duygusal Tanı: Ekman’ın kuramı, terapistler için duygusal durumları anlamada ve teşhis koymada yardımcı olabilir. Yüz ifadeleri, bir kişinin içsel duygularını değerlendirmede önemli bir araç olabilir.
- Tedavi Yöntemleri: Yüz ifadeleri analizi, psikoterapötik yaklaşımlarda duygusal ifade ve iletişim becerilerini geliştirmede kullanılabilir.
- Adli Psikoloji
- Yüz İfadeleri Analizi: Ekman’ın araştırmaları, adli psikolojide suçlu ve tanıkların duygusal durumlarını değerlendirmede kullanılabilir. Yüz ifadeleri, yalan söyleme veya gerçek duyguların ortaya çıkması gibi durumlarda analiz edilebilir.
- İletişim ve Sosyal Etkileşim
- Empati ve Anlayış: Ekman’ın kuramı, sosyal etkileşimlerde empati geliştirmeye ve başkalarının duygusal durumlarını anlamaya yardımcı olabilir. Yüz ifadelerinin doğru anlaşılması, etkili iletişimi ve sosyal bağları güçlendirebilir.
- İş Dünyası ve Eğitim: Kuram, iş yerinde ve eğitim ortamlarında duygusal zekayı artırmaya yönelik eğitimlerde kullanılabilir. Yüz ifadeleri ile duygusal sinyalleri okuma becerisi, iş ve öğrenme ortamlarında faydalı olabilir.
4. Eleştiriler ve Gelişmeler
- Kültürel Çeşitlilik
- Kültürel Farklılıklar: Ekman’ın kuramı, bazı eleştirmenler tarafından kültürel çeşitliliği yeterince hesaba katmamakla eleştirilmiştir. Yüz ifadelerinin kültürel bağlamda farklılık gösterebileceği ve evrensel olmayabileceği öne sürülmüştür.
- Kültürel Çalışmalar: Modern araştırmalar, yüz ifadeleri ve duygular arasındaki ilişkinin kültürel faktörlerle nasıl etkileşime girdiğini daha ayrıntılı bir şekilde incelemektedir.
- Yeni Araştırmalar
- Sinirbilim ve Psikoloji: Yüz ifadeleri ve duygular arasındaki ilişki, sinirbilim ve psikoloji alanlarındaki yeni araştırmalarla daha derinlemesine incelenmektedir. Bu çalışmalar, yüz ifadelerinin sinirsel temellerini ve duygusal deneyimlerle nasıl ilişkilendiğini keşfetmeye devam etmektedir.
Duygular ve Otonom Sinir Sistemi:
Bir tehlike durumunda, otonom sinir sisteminin sempatik sinir sistemi bölümü bedenimizi harekete geçirir.
Sempatik sistemi (uyarılma)
Parasempatik sistem (gevşeme)
Gözbebekleri büyür | GÖZLER | Gözbebekleri küçülür |
Azalır | TÜKÜRÜK SALGILAMA | Artar |
Terleme | DERİ | Kurur |
Artar | SOLUNUM | Azalır |
Hızlanır | KALP | Yavaşlar |
Baskılanır | SİNDİRİM | Harekete geçer |
Stres hormonları salgılanır | BÖBREKÜSTÜ BEZLERİ | Stres hormonları salgılanması azalır |
Zayıflar | BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İŞLEVLERİ | Güçlenir |
Yerkes – Dodson kuramına göre uyarılma, görevin özelliğine bağlı olarak performansı farklı şekillerde etkiler. Orta düzeyde bir uyarılma en iyi performansa yol açar. Düşük düzeyde uyarılma bozucu etkide bulunabileceği gibi uzun süren aşırı uyarılma da bedeni tüketebilir. Duygu kuramları.
Duyguların Fizyolojisi: korku, öfke ve cinsel uyarılma arasındaki fizyolojik farkı sezmek çok daha zordur. Farklı duygular ortak biyolojik işaretleri paylaşabilirler. Duygu kuramları.
Duyguyu Deneyimleme
Duygunun bileşenleri yalnızca fizyoloji ve davranışı değil aynı zamanda bilinçli deneyimimizi de içerir. Duygu kuramları.
Öfke
Öfke, diğer kişinin sergilediği olumsuz bir davranışa özellikle kişinin bu davranışı kasıtlı, haksız ve önlenebilir olarak algılandığında verilen yanıttır.
Öfke, bize zarar verir; kronik öfke, kalp rahatsızlıklarıyla ilişkilidir. Öfke, kalp atış hızımızı artırır, terlememize yol açar ve testosteron düzeyimizi artırır.
Öfkeyi kontrol etmenin en iyi yolu nedir?
- Bekleyin
- Dikkatinizi dağıtacak sağlıklı bir şey ya da destek bulun
- Kendinizi uzaklaştırın
Mutluluk
İyi hisset iyi davran olgusu; insanların iyi ruh halindeyken yardım etme eğiliminde olmalarıdır.
Pozitif Psikoloji: bireylerin ve toplumların gelişmelerine katkıda bulunan güçlü yönleri ve erdemleri keşfetmek ve teşvik etmek amacı taşıyan, insanı çalışan bilim dalı. Duygu kuramları.
Pozitif Psikoloji Kavramları
- Öznel iyi oluş: yaşamdan mutlu olma veya doyum sağlama yönündeki kendilik algısı.
- Nesnel iyi oluş: ölçümleri ile birlikte insanların yaşam kalitesini değerlendirmek için kullanılır.
- Uyum düzeyi olgusu: yargıları geçmiş deneyimlerimizle tanımladığımız nötr bir düzeyle ilişkilendirme eğilimimiz.
- Göreli yoksunluk: kişinin kendini karşılaştırdığı diğer insanlardan göreli olarak daha kötü olduğuna ilişkin algısı
Yazar: Aybüke AYDIN
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR Stres Nedir ve Stresimi Nasıl Yönetebilirim? Psikolojisi Bozuk Çocuğun Belirtileri İlişkilerde Bağlanma Stilleri
-ANKARA PSİKOLOG- -MOXO DİKKAT TESTİ- -ANKARA PSİKOLOG- -İLETİŞİM- -BDT EĞİTİMİ-